İkramiye, bir kuruluşta çalışanlara, iyi çalıştıkları için verilen ya da kazançtan dağıtılan, aylık dışı para demektir. İkramiyenin tanımı bu olduğuna göre, emeklilere dini bayramlarda verilen paranın ikramiye olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Emekliler bir kurum adına çalışarak üretim yapan bir toplum kesimi değildir. Emeklilik öncesinde çalıştıkları süre içinde ödedikleri primlere karşılık, halen emekli aylığı alan kıdemli yurttaşlardır. Verilen parayı anlam ve miktar olarak "sadaka" diye adlandırmak daha doğru olur. Ücretsiz kent içi ulaşım da diğer bir sadaka şeklidir. Önce hakkını gasp edeceksin, sonra sadaka vereceksin, bunun adına sosyal ödeme diyeceksin, bu yanlıştır.
AK Parti İktidarı, emeklilik sistemini bozmayı daha iktidarının ilk döneminde aklına koymuştur. Bilindiği gibi 657 Sayılı Devle Memurları Kanun'a tabi olarak çalışanlar, "Emekli Sandığı"na, işçiler "Sosyal Sigortalar Kurumu"na, esnaf ve çiftçiler ise, "Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu" kısaca Bağ-Kur'a bağlı olarak emekli oluyorlardı. Söz konusu üç sosyal güvenlik kuruluşunun ayrı ayrı Kanunları bulunuyordu. AK Parti tek başına iktidar olduğu 2006 yılında bu kuruluşları, 5502 Sayılı Kanunla "Sosyal Güvenlik Kurumu" (SGK) çatısı altında birleştirmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumları ayrı ayrı faaliyet gösterdikleri yıllarda, 72 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince, mülga "Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu" tarafından hazırlanan raporlar üzerinden, TBMM, KİT Komisyonunca denetleniyordu. Kurumların bütün hesapları, Kanuna uyup uymadıkları Meclis denetiminden geçiyordu. Kurumlar SGK çatısı altında toplandıktan sonra, 5502 Sayılı Kanun gereğince Meclis denetiminden çıkarılmıştır. Emeklilik Sistemi denetim dışı kaldıktan sonra hızla bozulmaya başlamıştır. Kurumda nelerin olup bittiği açık olarak bilinmemektedir. Emeklilik sistemi üzerinden yüzbinlerce peşkeş çekilmektedir. Bunların soruşturularak ortaya çıkartılması zorunludur.
Cumhur İttifakı paydaşkarı, emeklilere çalışmadan, üretmeden tüketen ve bütçeye yük olan bir toplum kesimi olarak bakmaktadır. Halbuki emeklilik, Kanunla elde edilmiş bir statüdür. Aynen diploma gibidir. Herkese verilemez, bu statünün kazanılması uzun yıllar çalışmaya ve prim ödemeye bağlı bulunmaktadır. Emeklilik sistemi, çalışanların emekli olanları fonlayacağı bir gelir gider dengesi üzerine kurulmuştur. Dünya genelinde ortalama olarak 4 çalışan bir emekliye bakmaktadır. Türkiye de ise yaklaşık 1,5 çalışana bir emekli düşmektedir. Gelmiş geçmiş iktidarların yanlış uygulamaları yüzünden sistem bozulmuş ve çökme noktasına gelmiştir. Emeklilik sistemi, reforma tabi tutularak düzeltilmezse, bir gün gelir maaşlar bile ödenemez.
İktidarın emeklilere yaptığı kötülükler saymakla bitmez. Ancak belli başlılarını sıralamakta fayda vardır. Bunlardan birincisi, üç sosyal güvenlik kurumunu SGK çatısı altında toplayarak, Meclis denetiminden kaçırmak olmuştur. İkincisi aylık bağlama oranlarını sürekli düşürmüştür. Tedavi ve ilaç katkı paylarını neredeyse ortadan kaldırmıştır. Emekliler hastahaneye gitmekten ve ilaç almaktan korkar olmuşlardır. Daha önce üç farklı Kanuna göre tespit edilen emekli aylıkları, en düşük aylıkta eşitlenerek, bütün emekliler açlıkta eşitlenmeye çalışılmaktadır. Bu kabul edilemez bir zulümdür.
Kötü yönetim sebebiyle bozulan sistem, bütün emeklileri derin bir yoksulluğa mahkum etmiştir. Eski bir SSK Genel Müdürü olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun önerisiyle 2018 yılında emeklilere dini bayramlarda biner lira ikramiye verilmesi kanunlaşmıştır. Ben o zaman da karşı çıkmış, emekliye ikramiye olmaz, bu çıkartılan sadaka yasasıdır demiştim. Halen bu görüşümü koruyorum. Kaç gündür televizyonlarda 3 bin TL olan sadaka, 4 bin TL'ye çıkarılmış bu konuşulmaktadır. Emeklileri fakirleştirdikleri yetmiyormuş gibi, birde onurlarıyla oynanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanı emeklilere fitre ve sadaka verilmesi caizdir diye fetva vermektedir. Bu utanılacak bir yönetim tarzıdır.
Doğrusu emekliler bu zulmü hak etmektedirler. Haklarına sahip çıkmayı bilmeyen toplum kesimleri aç kalmaya revadır. Yapılması gereken, 5502 Sayılı SGK Kanunu değiştirilerek, eskiden olduğu gibi, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur sistemine dönülmelidir. Kurumlar Sayıştay raporları üzerinden Meclis denetimine alınmalıdır. Dini Bayramlarda verilmekte olan sadaka ödemelerine son verilerek, aylık bağlama oranları eski seviyesine getirilmelidir. Maaşlar TÜİK enflasyon rakamlarına göre değil, gerçek enflasyon rakamları dikkate alınarak artırılmalıdır. Emeklilerin seyyanen alacakları para ödenerek, çalışanlarla aralarındaki açılan makas, normal seviyesine getirilmelidir. Emekliler sadaka değil, haklarını istemektedirler.